Bundan sonraki yazılarımı biraz da, seni ABD’de nelerin beklediği konusunda bilgilendirecek nitelikte şekillendirmek istiyorum. Özellikle daha önce ABD’de hayatının bir döneminde bu tecrübeye sahip olmamış birisi olarak benim için bu gibi konular buraya gelmeden önce çok önemliydi. İster green card aracılığıyla, ister başka türlü, bir şekilde iş bulmadan Amerika’ya taşınma planları yapıyorsan bu yazım seni ilgilendiriyor demektir. Yeniden merhaba 🙂
Bir çok konunun yanında herşeyden önemlisi Amerika’da geçimini nasıl sağlayacağın değil mi? Şimdi bu noktada küçük bir hatırlatma yapayım; eğer buraya, green card ile geldiysen ve de green card süreçlerinin herhangi bir noktasında kendine bir iş ayarlamadıysan, buraya işsiz olarak geleceksin demektir. Daha önceki bu yazımda green card’ın sana neleri sağlayıp, neleri sağlamadığından bahsetmiştim zaten. Bugün yazımı okuduktan sonra Amerika’da iş bulmak ve burada geçim sağlamak konusunda temel bir bilgiye sahip olacaksın. Bir sonraki yazımda da gerçek işini bulana kadar çalışabileceğin bir kaç iş örneklerinden bahsedeceğim.
Açıkça söylemek gerekirse biz Amerika’ya taşınmadan önce çok daha kısa sürede mesleklerimizi icra edebilecek işlere girebileceğimizi umuyorduk. Bu konu dışındaki hemen her şey tam da beklediğimiz gibi gerçekleşti. Bize göre, eşim Sanver’in asıl işi Abd’de talep gören ve çok tercih edilen bir işti ve en kötü ihtimalle 3 ay içerisinde bir firmaya girer ve biz de rahatımıza bakardık. Ancak böyle olmadı. 🙂
Şimdi Abd’de, bir göçmen olarak profesyonel olduğun alanda iş ararken etkili olan konuları maddelerle anlatmaya çalışacağım:
- Mesleğin: Eğer uluslararası bir alanda genel geçer bir mesleğin varsa, üstüne bir de Türkiye’de uluslararası bir firmada çalıştıysan (ki durum böyleyse, buraya gelmeden önce de işi bağlama ihtimalin çok yüksek) zaten işe bir adım önde başlıyorsun. Ancak sadece Türkiye’den yeni gelmiş adaylar arasında bir adım önde başlıyorsun. Abd’de, bu ülkenin vatandağı olan diğer adaylarla da yarıştığını asla unutma. Burada kısaca mezun olduğun üniversite konusuna da değinmeliyim. Yine uluslararası ün salmış, başarılarıyla dünyaca tanınan bir üniversiteden mezun olmadıysan, burada bitirdiğin okulun bir önemi olduğunu ben düşünmüyorum. Dolaylı yoldan, aldığın eğitime katkısından dolayı mutlaka etkisi olacaktır ancak elin Amerikalı’sı özgeçmişinde gördüğü bilmem ne teknik üniversitesi’ni maalesef tanımıyor, bilmiyor, pek de ilgilenmiyor. Ne yazık ki.. Sadece 4 yıllık üniversite mezunu olmanla ilgieniyor.
- İlgili Alandaki Tecrüben: Bu şüphesiz ki önemli bir konu. İlk olarak, Abd göçmenlerin yoğunlukla bulunduğu ve farklı kültür ve deneyimlere oldukça alışkın bir ülke. İkincisi, beyan ettiğin bilgilere, aksi ispatlanmadığı sürece inanan iş verenlerin olduğu bir yer. Bu iki bilginin özeti şu: nereden geldiysen geldin, nereden mezun olduysan oldun. Önemli olan başvurduğun iş için gereken yeterli tecrübeye sahip olman ve buna karşındakini mülakat esnasında inandırman o işi alma ihtimalini arttırıyor.
- İngilizce İletişim Düzeyin: Eğer hiç ama hiç ingilizce bilmiyorsan ne yazık ki burada kurumsal bir firmada beyaz yakalı olarak kendi mesleğini icra etmen imkansız denecek kadar düşük bir ihtimal barındırıyor. Şu bir gerçek ki, işverenler kendileri ve takım arkadaşlarıyla kesintisiz iletişim kurabilecek adaylarla çalışmayı önemsiyor. Bu demek oluyor ki, bırak hiç ingilizce bilmemeyi, biraz ingilizce biliyor olup mülakatta kendini yeterince ifade edememen bile işin ellerinden kayıp gitmesini sağlayacak bir etken olabilir. Örneğin; Bir iş için tecrübelerin, bilgi birikimin o kadar iyi ve özgeçmişine bakan o kadar etkileniyor ki(özgeçmişini de kah google translate’ten, kah bir profesyonelden yardım alarak düzenledin diyelim) mulakatta kendini yeterince ifade edemezsen, en güçlü iki adaydan birisi olarak son aşamaya da gelmiş olsan işveren İngilizce’si daha iyi olanı seçer. “Bir dil, bir insan” demiş atalarımız. Net!
- Bulunduğun Bölgedeki Yarıştığın Diğer Adaylar: Kısaca bir örnekle açıklamak gerekirse. Teknoloji firmalarının yoğunlukta olduğu, herkesin çalışmak için can attığı California’daki Silikon Vadi’sinde çalışmak gibi bir niyetin varsa işin zor. Tavsiyem, kendini ilgili alanda ortalama bir birey olarak nitelendiriyorsan bu bölgeye hiç bulaşma ya da bulaşırken bu detayı dikkate al. Zaten bu bölgede geçim sağlamak da çok çok zor. İnanılmaz pahalı. Boşver gitsin derim. Bu bölgeler talebin ve bir o kadar da rakibin çok çok çok olduğu bölgeler. Kelimeyi ne kadar tekrarlarsam anla ki mesele o kadar ciddi.
He bu maddeleri değerlendirdin. Sonunda eğer bu maddelerde ben avantajlıyım arkadaş diyorsan zaten sorun kalmıyor. Yolun açık olsun. Bol kazançlar. Güle güle harca.
Yok benim bu maddelerde biraz zamana ihtiyacım var diyorsan (ki bu değerlendirmeyi başlangıçta kabul edip buraya gelirsen burada sana havada karada ölüm yok dostum bilesin) gelelim burada farklı iş imkanları aracılığıyla para kazanma konusuna.
- Burada temelli yaşamak üzere, Türkiye’den ayrılırken egonu üzerinden çıkart havalimanında bir çöp kutusuna at!
Söylemek istediğim şu; Amerika’da yaşamak üzere, alınması çok zor bir karar verdin. Bu uğurda geride bıraktıkların ve belki de kaybettiklerin olduğu gibi, burada bambaşka fırsatlar gelecekte seni bekliyor. Bu değerlendirmeleri zaten bu kararı almadan önce enine boyuna yaptın. Burada, kalıcı ya da bir süreliğine ne işle meşgul olursan ol hayat standartların Türkiye’dekinden yüksek olacak. Ve “Ayy pizzacılık mı yapıcam yaa, ben mi Uber yapıcam, nasıl söylerim çevreme, nasıl anlatırım durumu ık mık kem kumm” ile zamanını sakın harcama ne yapman gerekiyorsa o işe sıkı sıkı sarıl ve daha iyi neleri yapabileceğini, kişisel ve mesleki gelişimini nasıl sağlayacağını düşün. Kafanda saçma sapan egolar olmadığında işlerin nasıl da teker teker yoluna girdiğini göreceksin. Çünkü burası dedikleri gibi gerçekten “Fırsatlar Ülkesi” Bu söylediklerimdem de sakın gaza gelme. İnsan kendisini de tanımalı biraz. Bunu yapabilecek bir insan olup olmadığına sen karar ver. Kendine şunu sorarak başlayabilirsin: “Ben Yeşim’in yerinde olsam yukarıdaki Süper Mario fotoğrafımı bloğuma koyabilir miydim?”
- Sabırlı ol!
Yine ne demiş atalarımız: “Sabreden derviş, muradına ermiş.” Biz 10 aydır ABD’de yaşıyoruz. Ve eşim istediği işi yapmaya yeni başladı. Ben burada pizzacı olarak başladığım kariyer hayatıma(!) başka bir yol çizdim ve bu yoldaki fırsatlar karşıma, kendi adıma konuşacak olursam gerek İngilizce konusundaki yeterliliğimin artması, edindiğimiz sosyal çevre, gerek buraya her geçen gün daha da alışma ve yerleşmişlik duygusu ve sıralayabileceğim bir çok başka farklılık ile birlikte çıktı. Zamanla, buraya ilk geldiğinde sadece para kazanmak olan odağın değişecek ve etrafa daha farklı gözlüklerle bakmaya başlayacaksın endişelenme. Sabırlı, kontrollü, planlı ol ve hayattan ne beklediğini iyi değerlendir.
Bir sonraki yazımda buraya geldiğinde geçimine katkı sağlamak için çalışabileceğin bazı işerden bahsedeceğim.
Sevgiyle Kal…